top of page
Yazarın fotoğrafıDidem ÜNGÖR DÖRTKOL

"Ben psikolog olmak istiyorum!"


Üniversite, tercih, meslek seçimi, iş hayatı, gelecek gibi kavramlar öylesine birbiri ile bağlantılı hale geldi ki, biri söz konusu olduğunda diğerlerine dair düşünceler otomatik olarak gençlerin zihninden geçiyor ve buna dair inançları aktif hale geliyor. Sağlıklı, işlevsel olan ve gerçekçi düşünceler gençlerimizi motive ederken; gerçekliği çarpıtılmış ve işlevsel olmayan düşünceler yoğun kaygıya sebep oluyor.


Televizyonlarda, internette, sokaklarda pek çok üniversitenin reklamları bulunuyor ve açıkçası bu da adayların aklını karıştırıyor. Etraftakilerin söylentileri, tanıdıkların önerileri ve çevredekilerin merakı bu süreci zorlaştıran bir başka faktör oluyor ne yazık ki.


Bunca alternatifin içerisinde bu süreçte doğru bir karar vermek konusu elbette ki tartışılır, yani kime ve neye göre doğru; ancak üniversite ve meslek seçiminde sağlıklı karar vermek mümkündür.


Bu süreçte hem eğitim alanında hem de psikolojik yönden destek alınması ve gençlerimizin bilinçli bir şekilde tercih yapması en sağlıklı olanıdır.


Sağlam kaynaklardan bu desteği almak ve mesleğinde uzun yıllar tecrübe edinmiş kşilerle görüşme fırsatı yakalamak bu süreci kolaylaştıran bir adım olacaktır.


Üniversite Tercihlerinde Psikolojiyi Seçmek


Bir psikolog olarak, bu mesleğe merak sarmış ve bu alanı tercih etmek isteyen gençlerimiz için kendi tecrübelerimi paylaşmak ve bir nebze de olsa süreçlerine katkıda bulunmak isterim.


Her meslek grubu için belki öyledir; ancak psikoloji ciddi ilgi ve merak gerektiren bir alandır.

Psikoloji insanı, onun doğasını, düşünce-duygu-davranış sistemini; sadece psikolojik olarak tek boyutlu değil; fiziksel, nörolojik, evrimsel, sosyal, kültürel gibi pek çok boyutuyla ele almaktır. Bu yüzden de önemli ölçüde merak gerektirir ve tabi ki bununla beraber disiplinli çalışmayı da şart koşar.


Bu alanı düşünen gençlerimiz için öncelikli tavsiyem, kendi karakteristik özelliklerini ve kişisel meraklarını bu boyutta değerlendirmeleridir. Psikoloji birilerine yardım etmek iç güdüsüyle değil, insanı anlama motivasyonu ile okunur.


Psikoloji ülkemizde yeni yayılmaya başlayan ve gelişmekte olan bir bilim dalı olduğu için, psikoloji eğitiminde ingilizcenin önemi büyüktür. Üniversitelerde çoğunlukla ingilizce eğitim verilir, yabancı kaynaklar kullanılır ve öğrencilerin ingilizce ile ilgili hiçbir problemi olmadığı varsayılarak psikoloji öğretilir.


Dolayısıyla dil öğrenmekle ilgili sıkıntı yaşayanlar veya bu konuya yeteneği olmayanlar bu alanı tercih ederken bu konuyu da değerlendirmeye almalıdırlar. Çünkü bunun için de ekstra bir yıl gibi bir süreyi hazırlık eğitimi için ayırmaları gerekir.


Psikoloji okumak isteyen gençlerin büyük çoğunun hayalinde klinik psikoloji vardır. Çünkü psikolojinin diğer alanları çok fazla bilinmemektedir. Örneğin; nöropsikoloji, öğrenme psikolojisi, gelişim psikolojisi, adli psikoloji, spor psikolojisi, eğitim psikolojisi... gibi alanlar da psikolojinin diğer uzmanlık alanlarıdır; ancak çok bilinmediği için ve üniversitelerde yüksek lisans programları arasında çok fazla yer almadığı için bir seçenek olarak görülmemektedir. Dolayısıyla da klinik psikoloji alanında büyük bir yığılma yaşanmakta ve pek çok üniversite de bu talebi karşılamak adına bölümün kalitesini göz ardı ederek master programları açmaktadır.


Ancak bu durum işverenler açısından bilindiği için, hizmette kaliteyi tutturmak adına çok seçici davranmaktadırlar. İş bulma sürecinde akademik başarı, kişisel ilgi alanlarınız, uzmanlığınız ve mezun olduğunuz üniversitenin kalitesi büyük önem taşımaktadır.

Dört yıllık psikoloji lisansını tamamlamak genelde iş bulma sürecini zorlaştıran bir faktördür. Alanda lisans üstü eğitimlerini tamamlamış pek çok akademisyen ve meslektaş olduğu için lisansın üzerine bir ilgi alanı belirlemek ve ona uygun uzmanlık eğitimi almak gerekir. Bu yüzden de psikoloji diğer mesleklere nazaran daha uzun süre eğitim gerektirir. Bu da ekstra bir zaman ve maliyet demektir.


Fakat tüm bu zorlu sürecin sonunda psikoloji insanın yaşantısına çok şey katar. Anlamaya, anlamlandırmaya önce kendinden başlar insan. Farkındalığı artar. Bu da kişiye bir meziyet kazandırır. İlişkilere, olaylara, dünyaya bakışı farklılaşır, ki bu da kişinin hayatını daha anlamlı hale getirir.


Bu nedenle psikolojiyi bir bilim dalı okumak meşakatli bir süreç; ancak kazanımları büyüktür.

Ayrıca üniversitenin dışında psikolojiye, genel olarak insana dair bir şeyler okumak, dünya görüşünüzü genişletecektir.

Şimdiden tüm gençlerimize başarılar diliyor, karar verme sürecinde her şeyden önce kendilerine dönüp "Ben ne istiyorum, neyi yapabilirim ve bu beni mutlu eder mi?" sorularını sormalarını öneriyorum.


Referans: http://www.milliyet.com.tr/-ben-psikolog-olmak-istiyorum---pembenar-yazardetay-saglik-2283031/


Yazan: Uzm. Psk. Didem ÜNGÖR


www.psikologdidemungor.com

https://www.instagram.com/psikologdidemungor/

https://twitter.com/Psk_DidemUngor

9 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Pandemi Psikolojisi

https://www.milliyet.com.tr/pembenar/uzm-psk-didem-ungor/pandemi-psikolojisi-2911872 İnsan, ruh ve beden sağlığı ile bütün bir varlıktır....

Comments


bottom of page