Türkiye'de son 10 ayda yaşanan 15 terör saldırsında en az 477 kişi hayatını kaybederken 2 binden fazla kişi de yaralandı. 2016'ının başından beri meydana gelen saldırılar tüm vatandaşlarda travma ve kaygı yarattı. 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde uzmanlar, saldırılar sonucu vatandaşların travma karşısında kendilerini izole ettikleri ve tepkisiz kalmaya başladıkları görüşünde.
Terör saldırılarının olumsuz etkiler yarattığının altını çizen Türkiye Psikiyatri Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Esat Timuçin Oral, "Ülkemizin doğusunda bitmeyen savaş koşulları, ülkemize sığınmak zorunda kalan mültecinin yaşadıkları çok ağır psikolojik travma örnekleridir. Son yaşanan terör olaylarıyla insanların daha soğukkanlı oldukları göze çarpıyor. Bu, umursamazlık ya da soğukkanlılıktan ziyade travma karşısında kişilerin kendilerini izole etmeleri ve tepkisiz kalmaları durumu gibi görünüyor. Tepkisizlik görüntüsünün altında derin bir umutsuzluk, gelecek kaybı korkusu ve çaresizlik yaşanma olasılığı da hesaba katılmalı" dedi.
'Destek alanların sayısı arttı'
Türk Psikologlar Derneği Başkanı Prof. Dr. Gonca Soygüt Pekak da, katliamların ve terör olaylarının en ağır bireysel ve toplumsal hasar yarattığının bilimsel bir gerçek olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Son zamanlarda yaşadığımız olaylar hem olaya doğrudan maruz kalanlarda ve yaşamını kaybedenlerin, yaralananların yakınlarında hem de olanlara tanıklık edenlerde, yardım çalışmalarına katılanlarda kaygı, öfke, üzüntü, keder, güven kaybı, çaresizlik, umutsuzluk, yabancılaşma ve daha pek çok baş edilmesi zor duyguya neden olmaktadır. Son bir yılda destek almak isteyenlerin sayısında büyük artış gözlemliyoruz. Kanıksanma hissizliğe, fark etmeden yoğun umutsuzluğa düşmeye, acıları yok saymaya, direnmemeye, dayanışma gücünü kaybetmeye yol açar."
'Güvenli alan algısı zedelendi'
Terör olaylarındaki artışın toplumda ciddi baskı oluşturduğunu belirten Memorial Şişli Hastanesi Psikoloji Bölümü'nden uzman Psikolog Didem Üngör ise, "Son zamanlarda yaşanan terör olaylarıyla birlikte insanların güvenli alan algısı zarar gördü. Özellikle metro gibi kapalı alanlarda bulunmak istememe, alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamlardan kaçınma, haber ve programları izlemek istememe gibi davranış değişiklikleri çok sık görülmektedir" dedi.
'Çocuklarla terör hakkında konuşmayın'
Çocuk ve ergen psikiyatristi Prof. Dr. Bengi Semerci ise yaşananların çocuklara etkisini şöyle anlattı: "Okul öncesi çocuklar kendilerini koruyacak stratejiler geliştiremeyecek kadar küçük oldukları için çaresizdirler. Bu çaresizlikleri, genellikle sessizliğe gömülerek sonuçlanır. Okul çocukları dikkatinin kaybolmasından, depresyona uzanan bir süreç gösterirler. Fantezilerinde hep olay vardır. Ergenler ise, terör nedeniyle hazır olmadan erişkin olmak zorunda kalırlar. Terör onları, daha isyankar, daha umutsuz yapar. Ailelerin onlara destek vermesi çok önemlidir. Klinik gözlemimiz daha çok okul çağı çocuklarında terör eylemlerine bağlı korkular yaşandığı yolunda. Yani 7-12 yaş arası. Anne "Sinemaya gidemeyiz, bomba patlar" yanıtını verdiği için kalabalık yerlere gitmek istemeyen çocuklar örnek verilebilir" gibi sorular ailelere sıkça soruluyor."
Kommentare